Ramazan’ın müjdecisi: Berat Gecesi

YaÅŸar DeÄŸirmenci

Bu dünyanın gerçek manası imanlı yaÅŸamaktır. Ötesi ona göre derece derece mana payı alır. Gayelerin gayesi imandır, imanın kemalidir, iman selametidir, imanın ÅŸuurudur. Allah’ın muhlis kulları olmaktır. Bundan sonra ne varsa ona göre var. Bunca himaye ve lütuf sonrasında gafletten büyük bela olmaz. Bunu hiç unutmayalım. Mazeretimiz yoktur. Her mümin için bir gayret ve tekamül vazifesi mutlaka vardır. Ahlakın da, ilmin de, tefekkürün de, her ÅŸeyin madeni ve cevheri imandır. Ä°yi-güzel-doÄŸru ne varsa, oradan gelir, oraya gider. Mücadelenin baÅŸarısı, gafletten tam kurtulmaya baÄŸlıdır. Kurtulmaya ve ÅŸuurlanmaya. Gaflet, insanın kendi kendine zulmetmesidir. Kendi kendine zulmeden, baÅŸkasının zulmünden nasıl ve ne hakla ÅŸikâyet edecek? Ä°ÅŸte kandiller bu gafletten kurtulmanın vesileleridir. Hususiyle “Berat Kandili”. Kendimize çeki-düzen vermenin, muhasebe yapmanın, tevbeye koÅŸmanın, Mahkeme-i Kübra’dan berat almanın yollarını aramanın gün ve geceleridir. Berat gecesinde üç önemli hatırlatma vardır.

Birincisi: Ramazanın yaklaştığını ve hazırlık yapılması gerektiğini haber vermesi.

İkincisi: Şirkten, isyandan, küfürden, bâtıldan, dalâletten ve günahlardan, kâfirlerden inanç ve tasavvur açısından ne kadar beri olduğumuzun gözden geçirilmesi.

Üçüncüsü: Mahşerde gerçek beratı alıp alamayacağımızın muhasebesini yapmaya yahut orada o beratı burada kazanmaya niyet etmeye vesile olması.

Bu gibi zamanlar Müslümanlar için tevbe ve istiÄŸfar, yeniden toparlanma, bilinçlenme ve tezkiye (arınma) için güzel fırsatlardır. Böyle gün ve geceler bizleri, Cenab-ı Hakk’ın kulluk kapısına daha iÅŸtahlı ve daha heyecanlı olarak yaklaÅŸtırmalı ve yeniden tazelenmeliyiz. Esasen bütün gecelerimizi deÄŸerlendirmemiz, belli gün ve gecelere tahsis etmememiz icab eder. Ancak mü’minin hayatı için böyle zamanlar, ayrıca yenilenme fırsatı olarak kabul edilmeli, mü’min bu gecede öncelikle Allah Teâlâ’nın ÅŸu âyetini düşünerek eÄŸilmeli ve hayatı boyunca onu unutmayacak ÅŸekilde kendisine rehber edinmelidir: “Siz Ey iman edenler! Allah’a karşı sorumlu olduÄŸunuzu bilin. Åžimdi herkes, kendisine malum olmayan bir yarın için (kıyamet günü için) neler hazırladığına bir baksın. Ve bir defa daha sorumlu olduÄŸunuzu bilin. (Allah’ın yasakladığı her ÅŸeyden Allah adına uzak durun ve) Allah’tan sakının. Çünkü Allah, yaptıklarınızdan (en ince noktasına kadar) haberdardır.” (59 HaÅŸr Sûresi 18. âyet) buyurmaktadır. Görülüyor ki, Cenab-ı Hak, insana yaptığı iÅŸlerine ve ibadetine göre deÄŸer vermekte ve bu iÅŸleri ne maksatla yaptığına bakmaktadır. Sevgili Peygamberimize hitaben: “(Habibim) de ki: EÄŸer duanız ve ibadetiniz olmasa, Rabbiniz size ne diye deÄŸer versin...” (25 Furkan Sûresi 77. âyet) 

Aşırıya kaçmamak; yani yeni bir ibadet türü icat etmemek, Peygamber Efendimizin ve sahabelerinin yapmadığı bir ibadeti onlara nisbet ederek yapmamak ÅŸartıyla, Müslümanların bir vesile ile camilerde veya baÅŸka yerlerde, sair günlerde veya mübarek dedikleri günlerde/gecelerde bir araya gelmelerinde, birlikte ibadet edip dua etmelerinde, birbirlerine ikramda bulunmalarında bir sakınca olmasa gerektir. Kaldı ki bu tür bir araya gelmeler Müslümanlara cemaat ÅŸuuru kazandırır, vahdetlerini güçlendirir, mescitleri ihya ve imar eder. Ancak ÅŸu bir gerçek ki tarihte pek çok toplumda mübarek gecelerle ve diÄŸer ibadetlerle ilgili Peygamber’in ve sahabelerin yapmadığı pek çok âdetler ve ibadetler çıkmıştır. Ya da âdetlerden bir kısmı zaman içerisinde ibadete dönüşmüştür. Bu geceleri deÄŸerlendirirken bu inceliÄŸe dikkat etmek gerekir. Ki; sevap umarken din adına yanlış yapılmasın. Meselâ  “Ä°stiÄŸfar eden yok mu, affedeyim ve bağışlayayım. Rızık isteyen yok mu, hemen rızık vereyim. Başına bir musibet gelen yok mu, hemen saÄŸlık ve afiyet vereyim.” Böylece tan yerinin aÄŸarmasına kadar bu ÅŸekilde devam eder. Aslında bu sesleniÅŸ bütün geceler için geçerlidir. Ramazandan önceki son ayın yarılanmış olması, iyice yaklaÅŸması orucun ve ibadetin arttırılması makuldür. Bu geceyi kutlamayı bir ibadet gibi görmek, dinimizi, Allah’a kulluk vazifelerimizi beli gün ve gecelere hasretmek, affımızı, tevbemizi, namaz hassasiyetimizi, kulluk borçlarımızı, insan iliÅŸkilerimizi (komÅŸuluk, akrabalık, vs.) sadece kandil günlerinde canlı tutmak doÄŸru deÄŸildir. “Bazı geceler ve günlerde deÄŸil, daima Müslüman olmak ve daima Müslümanca düşünmek ve yaÅŸamak” düsturumuz olmalı. Belirli gün ve gecelerin Mü’mini deÄŸil, her hal ve ÅŸartta Mü’min olmak, mü’mince yaÅŸamak! 

Böyle gün ve geceleri ‘nefs muhasebesi’ yapmamızın, derlenip toparlanmanın, Ramazan-ı Åžerife layıkıyla hazırlanmamızın vesilesi yapmamız iyi olur. Meselemiz budur. 

Berat Gecesi de bizim Rabbimize yaklaÅŸmamızın, onun emir ve yasaklarına azami hassasiyet gösterme gayretimizin adımlarıdır. Öyleyse ÅŸimdiye kadar kılamadığımız namazları kılmaya, bir daha da namazı bırakmamaya karar verelim. VerilmemiÅŸ zekâtlarımızı, sadakalarımızı verelim, öncelikle farzı/farz-ı aynları, hadislerle/sünnetlerle amelleri nafilelerden öne alalım. Haramlardan, küçük ve büyük günahlardan uzak durmakla hayatımızı ve saÄŸlığımızı koruyalım. Küsmüşsek barışalım, incitmiÅŸsek helallik alalım, incinmiÅŸsek affedelim, incittiÄŸimiz alim-ulema varsa, özür dileyelim, af isteyelim, ana-babamızın ellerini öpelim, ihtiyaçlarını karşılayalım, dualarını alalım, kibirden, gururdan, şımarıklıktan uzak duralım. Kula yakışır ÅŸekilde, alçak gönüllü, herkese ÅŸefkatle, merhametle muhabbetle kucak açalım. Çaresizlere çare olalım, Allah’ın dinini yaÅŸayalım, O’nun koruması altına girelim. Ancak bu ÅŸekilde gecemiz mübarek olur, evimiz, gönlümüz, yurdumuz huzur ve bereketle dolar. Allah Teâlâ’nın affı ve bağışlaması Müslümanların günahlardan arınmasına ve kurtuluÅŸlarına bir vesile olur inÅŸaallah…  

Bu idrak ve ÅŸuur içinde ihya edeceÄŸimiz Berat Gecesi’nin hepimiz için hayırlara vesile olmasını Allah Teala’dan niyaz edelim.

Kaynak: Yeni Akit